SUALTI DÜNYASINI FOTOĞRAFLAMAK     
SUALTI DÜNYASINI FOTOĞRAFLAMAK

Türkiye’de denizlerin kirliliği ve sualtı fotoğrafçılığı konusunda bilgi eksikliğini giderecek kaynakların sınırlılığı, bilgi paylaşımının az olması gibi nedenler sualtı dünyasının bilinmeyenlerini fotoğraflar ile herkese aktarabilmeyi zorlaştırmaktadır. Bu eksiklikleri göz önüne sermek amacıyla yaşamını dalış ve sualtı fotoğrafçılığına adayan Ateş Evirgen ile sualtında fotoğraf çekmek üzerine keyifli bir sohbetimiz oldu.

Öncelikle  Ateş Evirgen’i tanımak isteriz… Sualtı dünyasına girişiniz nasıl oldu? Neden sualtı fotoğrafçılığı alanını tercih ettiniz ve ne zamandır bu işle uğraşmaktasınız? kısaca kendinizden bahseder misiniz?

               Sualtını tanımam bir İstanbullu olarak çocukluğuma dayanır.Ama aletli dalışa yetmişli yılların sonunda başladım. Bu dönem sualtı ile ilgili çok fazla şeyin bilinmediği, canlıların doğal ortamlarında görüntülerinin  basında fazla  görülemediği dönemlerdi. O nedenle bir dalış sırasında gördüklerimizi o dönemler birileriyle paylaşma duygusunun önüne geçemedim. Bunun en etkin yolu sualtında fotoğraf çekmekti. O dönemler sualtında fotoğraf çekenlerin sayısı üç beş kişiyi geçmezdi. Öyle bir dönemde sualtı fotoğraf makineleri edinmek çok zordu. Ancak 1982 yılında bir makine edinebildim. O dönemin modern makinelerinden biriydi. Ve ilk defa 1982 yılının 28 Mayıs günü makinem ile Saroz Körfezi’nde fotoğraf çekmek için suya girdim. Giriş o giriş.

55f05f14-9b37-4d78-88f1-b3350a7afee3

         Sualtı fotoğrafçılığı ve kara fotoğrafçılığı arasındaki farkları öğrenebilir miyiz?

Aslında fotoğrafı sualtı-su üstü diye kategorilendirmek doğru olmaz. Fotoğraf ekipmanları bellidir ve bu ekipmanlar kullanım amaçlarına göre çeşitli aksesuarların yardımını alırlar. Sualtı fotoğrafçılığı da böyledir. Ekipmanların tek farkı sudan izole edilmelerini sağlayan yardımcı malzemelerdir. Housing’ler, sualtı flaşları gibi. Ama fotoğraf çekilecek ortam, şartlar asıl farkları oluşturur,ekipmanları ve aksesuarları belirler ve  fotoğrafçının niteliğini ön plana çıkarır. O nedenle “fotoğrafçı” çok yalın bir tanımlamadır. Everest Dağı’nın zirvesinde fotoğraf çeken biri öncelikle dağcıdır, sonra fotoğrafçı olabilir. Bir sualtı fotoğrafçısı önce dalgıçtır, sonra fotoğrafçıdır. Savaş muhabiri, önce hayatta kalmasını bilir, sonra fotoğraf çekebilir. Bir stüdyo fotoğrafçısın aynı zamanda bir ışıklandırma ustasıdır. Farkları buralarda aramalıyız.

Sualtında bulanıklık nedeniyle yaşanan sorunlar nasıl engellenebilir?

Sualtı denilince sadece denizler aklımıza gelmemelidir. Akarsu ve göllerde sualtı fotoğrafçılığının alanına girerler. Ve bu ortamlar da genellikle fotoğraf çekilmesine imkan vermeyecek seviyededir. Bunların etkisini ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ancak kabul edilebilir seviyedeki bulanıklıkta fotoğraf çekilebilir. Denizlerde de benzer şekilde olan bulanık bölgeler vardır. Su altı fotoğrafçısı bu bölgelerden kendini uzak tutar. Bunun yanında sualtı fotoğrafçılarının asıl ortamı olan denizler, durağan bir yapıda değildir. Dolayısıyla suda çok çeşitli , yüzer halde küçük cisimler ve partiküller bulunur.Yani pırıl pırıl masmavi suları bulmak her zaman mümkün olmaz.  Sualtı fotoğrafçısına , fotoğrafının kalitesine etki eden bu partiküller olur. Bunların fotoğrafa yansımaması veya az yansıması fotoğrafçının ışık açılarını doğru hesaplaması ile olur. Bu da fotoğrafçının ustalığı ve deneyimi ile bağlantılıdır.

Sualtında kaliteli fotoğraf yakalanması için neler yapılmasını önerirsiniz?

         Kalitenin bir tarifi de “amaca uygunluk” tur. Bu nedenle hangi amaçla fotoğraf çekiliyorsa ona göre ekipman ve bölge seçimi yapılmalıdır. Ancak, başta da söylediğim gibi sualtı fotoğrafçısı öncelikle dalgıç olmalıdır. Dalış deneyi, seviyesi, kullanılan dalış ekipmanın kalitesi, güvenli dalış şartları ve fotoğrafçının sualtında stabil kalabilme yeteneği doğrudan fotoğraf kalitesini etkiler.

Kış sezonunda kullanılabilecek ekipmanlar hakkında bilgi alabilir miyiz? Çekim kalitesi yaz sezonuna göre ne gibi farklılıklar oluşturmaktadır?

         Öncelikle bu soruyu hangi bölgede çalışan fotoğrafçıya soruluyor o dikkate alınmalıdır. Çünkü, artık dalıcı profili çok değişti. Dalıcılarımızın büyük çoğunluğu ülkemiz dışında da dalış gezilerine gidiyorlar Bizim için kış şartlarının geçerli olduğu ve sezon dışı sayılan dönem birçok yurt dışı bölgesinin yüksek sezonudur. Bu nedenle neredeyse kışın , dalıp fotoğraf çeken sualtı fotoğrafçılarımızın sayıları yazın dalanların sayısına yakın ve oldukça fazladır. Bunun yanda ülkemizin kış şartlarında dalış yapacak sualtı fotoğrafçılarının farklı yaptıkları tek şey dalış giysilerini su sıcaklığına göre ayarlamaktan başka bir şey olmayacaktır. Ancak, kış şartları bozuk ve zorlu deniz şartlarını beraber getirir. Bu da çekim kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir faktördür.Ancak, soğuk suya görefarklı  fotoğraf ekipmanların kullanılmasına gerek yoktur.

bbf8cb92-f300-4a96-96e4-42a2ef23091d

         Sualtı fotoğrafçılığında kompozisyon nasıl olmalıdır?

         Kompozisyon, fotoğrafçılığın her dalında olduğu gibi sualtı fotoğrafçılığında da çok önemlidir ve kuraları vardır. Bu kurallar bir fotoğraf karesine objeleri yerleştirme teknikleri olarak tanımlanabilir.  Ancak kompozisyonu ön planda tutmak deyimli bir sualtı fotoğrafçısı için söz konusudur. Fotoğrafçıları birbirinden ayrı tutmak gerekir. Fotoğraf makinesini bir bas-çek makine olarak görmeyen ve kompozisyonu ön planda tutan deneyimli bir fotoğrafçı, fotoğrafındaki ön plan, arka plan öğelerini süzerek, canlı renkleri kullanmaya çalışarak, kadrajını dik veya yatay yapmaya karar vererek her karesinde bir kompozisyon çabası içinde olur ve bu deneyimi yaşar.

         Sualtında flash kullanmak zorunlu mudur? En iyi kaliteyi yakalamak için hangi ekipmanlar kullanılmalı?

         Dalgıçların eğitimlerinde ilk öğrendiklerinden biri de sualtında renklerin derinlik arttıkça yavaş yavaş kaybolmalarıdır. İlk metrelerde kırmızı, sonrasında turuncu, sarı ve diğerleri belli metrelerde kaybolur. Bunun nedeni güneş ışınlarının su tarafından yansıtıla yansıtıla belirli bir derinlikten sonra renkleri ortaya çıkaracak gücünün kalmamasındandır. O renkler tekrardan güneş ışığı kuvvetindeki ışığı sağlayan sualtı flaşları ile geri gelebilir ve fotoğraflara yansır. Bu nedenle eğer renkli fotoğraflar çekilmek isteniyorsa sualtında flaş kullanımı zorunludur denebilir. Bu da kaliteli fotoğraf çekmek için objektiflerin yanında flaş kullanımının ön planda olduğunu gösterir.

Ekipmanların bakımı nasıl olmalıdır?

         Sualtı fotoğrafçılığında en önemli konulardan biri ekipmanların bakımıdır.Çünkü, suya hiç dayanıklı olmayan ileri teknoloji ürünü makineleri , objektifleri basınç altında suyun etkisinden koruyan sualtı fotoğraf ekipmanlarıdır. Ayrıca tuzlu su gibi son derece yıpratıcı bir ortamda kullanılmaktadırlar. Bunun için hem tuzun etkisinden korunmaları, hem de dalış öncesi sızdırmazlık risklerinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bunun için çok kabaca her dalış sonrası tüm ekipmanların tatlı suda durulanmaları ve dalış öncesi özellikle o-ring kontrol ve bakımlarının tam ve eksiksiz yapılması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, ekipmanlar satın alınıp kullanılmaya başlandıktan sonra rutin bakımları yapılmış olsa bile  en geç ikinci  sezondan itibaren her yıl yetkili servislerinde yıllık bakımlarının yapılması lazımdır.

Neden makro çekimler sualtında popülerlik kazanmıştır? Makro çekimler daha mı kolaydır?

         Makro çekimlerin kolaylığı veya zorluğu fotoğrafı çekilecek canlının özelliklerine göre değişiklik gösterir. Bazı canlıların, örneğin deniz salyangozlarının fotoğraflarını çekmek çok kolayken, buna karşılık balıkların makro fotoğraflarını çekmek çok zordur. Ama makro fotoğraf çekmenin bazı avantajları vardır ki, onun kolay bir dal olduğu izlenimini yaratır. Öncelikle, deniz yaşamının var olduğu her yerde kaliteli makro fotoğraf çekmek için malzeme bulunabilir. Örneğin İzmit Körfezi gibi kirliliğin fazla olduğu bir bölgede çok kaliteli makro sualtı fotoğrafları çekilebilmektedir. Bir diğer avantajı da, insanların görmediği, bilmediği, gözlerden uzak, saklı kalmış, ama buna karşılık son derece güzel renklere sahip küçük canlıların fotoğraflanmasını sağlamasıdır.Bu canlılar adeta kendi kendilerine fotoğrafın kompozisyonunu oluştururlar ve bakanların ilgisini ve kolayca beğenisini kazanan fotoğraflar oluştururlar.

Türkiye’de sualtı fotoğrafçılarının karşılaştıkları sorunlar nelerdir? Sorunlar çözümü için neler yapılmasını tavsiye edersiniz?

         Bugün sualtı fotoğrafçılarının Türkiye’den malzeme tedarik etmeleri dış ülkelere göre önceki yıllarda olduğu gibi daha kısıtlı değildir. Artık arayan her istediği ekipmanı rahatlıkla yurt içinden tedarik edebilmektedir. Ancak bilgiyi paylaşmak ve bilgi eksikliğini tamamlamak için kaynak bulmak çok zordur. Fotoğrafçıların takip edecekleri bir dergi, site yoktur. Bugüne kadar bu konuda yayınlanmış sadece bir kitap vardır. Biraz sosyal medya bu eksikliği gidermektedir. Lisan bilenler yurtdışı kaynaklardan (kitap, dergi, Internet gibi) yaralanırken büyük bir çoğunluk bundan mahrumdur. Tabii, dış kaynaklı ürünlere dayalı sualtı fotoğraf ekipmanlarının artan döviz kuru nedeniyle maliyetlerin artış göstermesi de sorun olarak görülebilir. Ama her şeyden önemlisi büyük bir hızla Türkiye denizleri kirlenip canlı yaşamı azalmaktadır. Bu gidişle sualtı fotoğrafçıları sadece yurt dışında dalışlarında fotoğraf çekme zevkini giderebileceklerdir. Her şeyden önce bu sorunun, ülkedeki her kurumun el ele vererek çözülmesi gerekmektedir.

 

www.gundeminbirikimi.com röp:cansu durmaz